Blogger tarafından desteklenmektedir.
RSS

Kapari

    Kapariyle tanışmam ilk olarak İstanbul Kadir Has Üniversitesindeki PDC kursunda bir öğlen yemeğinde yediğimiz salata ile başladı , hardal seven biri olarak tadının beni çezbettiğini sanırım çok fazla anlatmama gerek yok. Sonra biraz araştırma yaptım ve bu butkinin faydaları saymakla bitmiyormuş meğer. Türkiyede çok fazla tanınmasa da aslında Osmanlı Mutfağında bile yeri olan ama zamanla unutulan bir bitkiymiş. Ege'de kendiliğinden bolca yetişen , bakım istemeyen , toprak erozyonuna karşı duran mükemmel bir öncü bitki. Çok fazla su istemiyor, nerdeyse dalları kökleri , karpuzu meyvesi çiçeği kısacası her bi haltının kullanım alanları mevcut. 
    Çok fazla ayrıntıya girmicem bu konuda yığınla kaynak mevcut. Ben daha çok bu bitkinin hayatıma giriş şekliyle ilgileniyorum.Burhan ve Esenay'ın düğünün ertesi sabahı İlknur Urkun'u ziyarete gittik ,  Altınloluk Köyü gezisi esnasında İlknur aa bu ne İlknur aa şu ne modundaydım ben. Yasemin sandığım çiçeğin Yasemin olmadığını ve duvarlardaki dikenli müthiş çiçekleri olan bitkinin de Kapari olduğunu öğrendim. Şansıma 2 adet de kurumuş kapari karpuzuna denk geldik. Bunlardan birisinin içi doğada kendiliğinden kurumadan aldığım için biraz çürüme amareleri gösteriyordu. Onu suyla ıslayıp parka döktüm , diğerinin de içindeki tohumları ayırıp güneşte kurumaya bıraktım.

    Haa unutmadan ayrıca ekonomik anlamda da özellikle ihracat konusunda önemli bir yeri varmış Kaparinin .. Gerçi Doğu Avrupa'nın durumu şu sıralar içler acısı ama olsun.Kimbilir zor zamanlarda bu bitki hayat kurtarabilir. O nedenle bu bitkiyi tanıyalım ve çoğaltalım, doğada gördüğümüzde ne olduğunu bilelim.Etinden sütünden nasıl yararlanırız salamura yapmadan kullanmanın yolları var mı deneyimlerimizi paylaşıp bu bitkiyi hayatımıza daha çok sokalım. Belki bu bitkiye deniz aşırtmakla pek iyi etmedim  ama belki burda da vardı da insanlar soyunu tüketmiş olabilir. Parkta kendiliğinden çıkan nalbant dikenlerini bile söküp atmaya çalışıyorlar sinir oluyorum.

Türk mutfağında yüzyıllarca unutulup tekrar batıdan öğrenmemiz de ne kadar ironik değil mi ? Onlar bizden öğreniyor , sonra biz hep onlara bu bitkiyi tedarik ediyoruz ama kullanmıyoruz , sonra da aa du bakalım bu insanlar bunu bizden satın alıyor ama bir bildikleri vardır belki diyip tadına mı bakıyoruz nedir ? Tarihimizden bihaber olduğumuz gerçeğinden  bahsetmiyorum bile. Ben okullarda öğretilen tarihe çok ehemmiyet göstermem ama kültürel tarih çok önemlidir ve bunun da yaşam şekli olarak aktarılması en güzel olanı. Nolurdu nenem bana *kebere turşusu reçeli yapaydı da yiyeydim. Tam 27 yıl yaşamam gerekmiş bu bitkiyi tanımam için.

Kapari işine mi girsem napsam ? :D

*kebere: kapariye verilen yöresel isimlerden biri

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

1 yorum:

Adsız dedi ki...

That is really fascinating, You are an excessively skilled blogger.
I've joined your feed and look forward to in quest of extra of your great post. Also, I've shared
your web site in my social networks

my web page Pureberry Max - Claim Your Trial Today!

Yorum Gönder