Blogger tarafından desteklenmektedir.
RSS

Tüketici Olarak Bizler O Kadar da Masum muyuz ?

   Masanobu Fukuoka doğal tarım konusunda ekoloji dünyasında fenomen haline gelmiş bir Japon çiftçi.Günümüz tarım sektörünün içinde bulunduğu durumu çok güzel açıklıyor ve tüketiciler olarak bizim etkilerimizden bahsettiği kısımdan bir alıntı yapmak istiyorum. 
** Masanobu Fukuoka -Ekin Sapı Devrimi** Kitabı bulabilirseniz mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.Ben kitabı kitap takası sayesinde okuma olanağı buldum.Ayça Gülgeç'e tekrar teşekkürler.Çoğunuz Fukuoka'dan haberdar ancak bilmeyenler çoğunlukta. O nedenle tüketici olarak çoğunluğun şu anki sorunlamıza etkilerini göstermesi açısından ben kitaptan bu 2 sayfalık alıntıyı çevremizdeki herkesle paylaşmayı uygun buldum.Siz de burdaki herşeyin farkında olup bilseniz de sosyal medya aracılığıyla paylaşırsanız sevinirim.


Zor Zamanların Meyvesi

Tüketiciler genellikle,tarımsal kirlenmenin nedenleriyle hiçbir ilgilerinin olmadığını düşünürler.Birçoğu , kimyasal işlemden geçmemiş gıda talep eder.Ama kimyasal olarak işlenmiş gıdalar da,esas olarak , tüketici tercihleri doğrultusunda pazarlanırlar.Tüketici ,belli bir şekle sahip , iri , parlak , lekesiz ürünler talep eder.Bu arzuları tatmin etmek amacıyla,beş-altı yıl önce kullanılmayan tarım kimyasalları, hızla kullanıma girdiler.
                Böyle bir musibete nasıl yakalandık? İnsanlar  hıyarların düzgün ya da eğri olmalarını önemsemediklerini ve meyvenin dış görünüşünün güzel olması  gerekmediğini söylüyorlar.Ama, eğer fiyatların tüketici tüketici tercihlerini nasıl yansıttığını görmek isterseniz, bir ara, Tokyo’daki toptancı pazarlarına bir bakın.Meyve yalnızca biraz daha iyi görünse bile, kiloda 10-20 sent fiyat farkı oluyor.Meve, ‘’Küçük’’ , ‘’Orta’’  ya da ‘’Büyük’’ diye sınıflandırıldığı zaman, kilo fiyatı her bir büyük ölçü için iki ya da üç kat artabiliyor.
                Tüketicilerin, mevsim dışı üretilen gıdalar için yüksek fiyatlar ödemeye istekli oluşları da, yapay yetiştirme yöntemlerinin ve kimyasalların daha fazla kullanılmasına katkıda bulunmuştur.Geçen yıl, yazın pazara sunulmak üzere seralarda yetiştirilen Unşu mandalinaları*(Bu meyve doğal halinde güz sonu olgunlaşır.) mevsim mandalinalarının 10-20 katı fiyatına alıcı buldu.20-30 sent arasında olan normal fiyatı yerine, kilo başına 1,5-2 dolardan 3,5 dolara kadar çıkan inanılmaz fiyatlara satıldı.Yani donanımı kurmak için birkaç bin dolar yatırım yaparsanız, gerekli yakıtı satın alırsanız ve fazladan saatlerce çalışırsanız, bir kar elde edebilirsiniz.
                Mevsim dışı tarımcılık, giderek daha popüler hale geliyor.Şehirdeki insanlar mandalinayı bir ay erken yemek için, çiftçinin fazladan işgücü ve donanım yatırımını karşılamaktan mutlu görünüyorlar.Ama insanların, bu meyveyi bir ay erken yemelerinin ne kadar önemli olduğunu soracak olursanız, gerçek, bunun hiç de önemli olmadığıdır, ve böylesi bir düşkünlük için ödenen tek bedel para değildir.
                Paradan da öte, birkaç yıl önce kullanılmayan bir renklendirici artık kullanılıyor.Bu kimyasal sayesinde, meyve bir hafta daha erken renkleniyor.Meyvenin, 10 Ekim’den bir hafta önce ya da bir hafta sonra satılmasına bağlı olarak, fiyatı ya iki katına çıkıyor ya da yarıya iniyor.Bu nedenle de çiftçi renklenmeyi hızlandıran kimyasallar kullanıyor ve hasattan sonra meyveyi gaz işleminden geçmesi için bir olgunlaştırma odasına koyuyor.
                Ama meyve erken teslim edildiği zaman yeterince tatlı olmaz ve bu yüzden de yapay tatlandırıcılar kullanılır.Genellikle, kimyasal tatlandırıcıların yasaklanmış olduğu düşünülür, ama narenciye ağaçlarına püskürtülen yapay tatlandırıcılar yasa dışı hale gelmiş değil.Sorun, ‘’tarım kimyasalları’’ kategorisine girip girmedikleri. Durum ne olursa olsun neredeyse herkes onu kullanıyor.
                Meyve daha sonra, kooperatif meyve tasnif merkezine götürülür.Meyveler , büyük ve küçük boy olarak ayrılmak için, birer birer uzun bir taşıyıcı bant üzerinde yüzlerce metre yuvarlanırlar.Berelenmeler yaygındır.Sınıflandırma merkezi ne kadar büyük olursa, meyve de o kadar süre ortalıkta zıplatılır ve yuvarlanır.Suyla yıkamanın ardından mandalinalara koruyucu püskürtülür ve renklendirici sürülür.En sonunda, rötuş olarak, meyveye parlak bir cila çekilir.Bu günlerde meyve gerçekten de ‘’feleğin çemberinden’’ geçiyor.
                Yani, meyvenin hasat edilmesinin hemen öncesinden, satış tezgahına konulmasına kadar geçen zamanda , beş ya da altı kimyasal kullanılır.Bunda, ürün meyve bahçesinde büyürken kullanılan kimyasal gübreler ve ilaçlamalar hesaba katılmamıştır.Ve bütün bunların nedeni , tüketicinin meyvenin yalnızda biraz daha öekici olanını satın alma isteğidir.Tercihlerle ilgili bu küçük çizgi,çiftçiyi gerçekten bir çıkmaza sokmuştur.
                Bu müdahaleler, çiftçi böyle çalışmayı sevdiği için ya da Tarım Bakanlığı çiftçiyi bütün bu fazladan işe koşmaktan hoşlandığı için yapılmıyor, ama yaygın değer yargıları değişene kadar durum daha iyiye gitmeyecektir.
                Kırk yıl önce, ben Yokohama Gümrük Ofisi’nde çalışırken, Sunkist limonları ve portakallar da bu şekilde muamele görüyordu.Bu sistemin Japonya’da uygulanmasına şiddetle karşı çıktım, ama sözlerim, bugünkü sisteme geçilmesini engelleyemedi.
                Eğer bir çiftlik ya da bir kooperatif, mandalinaların mumlanması gibi yeni bir işlem kullanacak olursa, gördüğü ilgi nedeniyle yüksek bir kar elde edilir.Diğer tarım kooperatifleri bunu farkederler ve kısa sürede , onlar da yeni işlemi kullanmaya başlarlar.Daha sonra, rekabet fiyatları aşağı çeker ve sonunda çiftçinin elinde kalan tek şey zorunlu çalışmanın ve artan kaynak ve donanım maliyetinin yükü olur.Artık mum kullanması zorunludur.
                Tabi ki , bunun sonucunda tüketici de zarar görür.Taze olmayan yiyecekler, taze göründükleri için satılabilirler.Biyolojik olarak konuşursak, hafifçe buruşmuş bir meyve , solunumunu ve enerji tüketimini mümkün olan en düşük seviyede tutmaktadır.Meditasyon halindeki birine benzer: metabolizması , solunumu ve kalori tüketimi aşırı ölçüde düşük bir seviyeye iner.Oruç tutsa da, bedenin içindeki enerji korunur.Aynı şekilde, mandalinalar buruştuğunda, meyveler büzüldüğünde , sebzeler solduğunda besin değerlerini mümkün olan en uzun süre koruyacak duruma gelir.
                Sebzelerin üstüne tekrar tekrar su serpen manav gibi, tazeliğin yalnızca görüntüsünü sağlamak bir hatadır.Sebzeler taze görüntülerini korusalar bile, tatları ve besin değerleri kısa zamanda azalır.
                Her halükarda , bütün tarım kooperatifleri ve kolektif tasnif merkezleri, böyle gereksiz faaliyetler yürütmek üzere biraraya getirilmiş ve yaygınlaştırılmışlardır.Buna ‘’modernleşme’’’ denir. Ürün paketlenir ve büyük dağıtım sistemine sokularak tüketiciye ulaştırılır.
                Tek bir cümleyle söylemek gerekirse, nitelikten ziyade boyut ve görünüşe önem veren değer yargıları tersine dönene kadar, gıda kirlenmesi sorunu çözümsüz kalacaktır.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

0 yorum:

Yorum Gönder