Kapari
Çok fazla ayrıntıya girmicem bu konuda yığınla kaynak mevcut. Ben daha çok bu bitkinin hayatıma giriş şekliyle ilgileniyorum.Burhan ve Esenay'ın düğünün ertesi sabahı İlknur Urkun'u ziyarete gittik , Altınloluk Köyü gezisi esnasında İlknur aa bu ne İlknur aa şu ne modundaydım ben. Yasemin sandığım çiçeğin Yasemin olmadığını ve duvarlardaki dikenli müthiş çiçekleri olan bitkinin de Kapari olduğunu öğrendim. Şansıma 2 adet de kurumuş kapari karpuzuna denk geldik. Bunlardan birisinin içi doğada kendiliğinden kurumadan aldığım için biraz çürüme amareleri gösteriyordu. Onu suyla ıslayıp parka döktüm , diğerinin de içindeki tohumları ayırıp güneşte kurumaya bıraktım.
Haa unutmadan ayrıca ekonomik anlamda da özellikle ihracat konusunda önemli bir yeri varmış Kaparinin .. Gerçi Doğu Avrupa'nın durumu şu sıralar içler acısı ama olsun.Kimbilir zor zamanlarda bu bitki hayat kurtarabilir. O nedenle bu bitkiyi tanıyalım ve çoğaltalım, doğada gördüğümüzde ne olduğunu bilelim.Etinden sütünden nasıl yararlanırız salamura yapmadan kullanmanın yolları var mı deneyimlerimizi paylaşıp bu bitkiyi hayatımıza daha çok sokalım. Belki bu bitkiye deniz aşırtmakla pek iyi etmedim ama belki burda da vardı da insanlar soyunu tüketmiş olabilir. Parkta kendiliğinden çıkan nalbant dikenlerini bile söküp atmaya çalışıyorlar sinir oluyorum.
Türk mutfağında yüzyıllarca unutulup tekrar batıdan öğrenmemiz de ne kadar ironik değil mi ? Onlar bizden öğreniyor , sonra biz hep onlara bu bitkiyi tedarik ediyoruz ama kullanmıyoruz , sonra da aa du bakalım bu insanlar bunu bizden satın alıyor ama bir bildikleri vardır belki diyip tadına mı bakıyoruz nedir ? Tarihimizden bihaber olduğumuz gerçeğinden bahsetmiyorum bile. Ben okullarda öğretilen tarihe çok ehemmiyet göstermem ama kültürel tarih çok önemlidir ve bunun da yaşam şekli olarak aktarılması en güzel olanı. Nolurdu nenem bana *kebere turşusu reçeli yapaydı da yiyeydim. Tam 27 yıl yaşamam gerekmiş bu bitkiyi tanımam için.
Kapari işine mi girsem napsam ? :D
*kebere: kapariye verilen yöresel isimlerden biri
Tüketici Olarak Bizler O Kadar da Masum muyuz ?
** Masanobu Fukuoka -Ekin Sapı Devrimi** Kitabı bulabilirseniz mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.Ben kitabı kitap takası sayesinde okuma olanağı buldum.Ayça Gülgeç'e tekrar teşekkürler.Çoğunuz Fukuoka'dan haberdar ancak bilmeyenler çoğunlukta. O nedenle tüketici olarak çoğunluğun şu anki sorunlamıza etkilerini göstermesi açısından ben kitaptan bu 2 sayfalık alıntıyı çevremizdeki herkesle paylaşmayı uygun buldum.Siz de burdaki herşeyin farkında olup bilseniz de sosyal medya aracılığıyla paylaşırsanız sevinirim.
Ahlatdede - Eylül 2012
Geçtiğimiz hafta Ahlatdede'deydim. Üzüm hasadına yardım etmeye gittim sözde ama sanırım bu geziden en karlı çıkanlardan biriydim. Ufuk'la Marmariç'te daha önce zaten tanışmış ve gerek kafa yapısı gerek samimiyet açısından kanım ısınmıştı.Ufuk'un en az Ufuk kadar samimi ve sevecen eşi Emel'le de tanışma olanağı buldum. Ben mekanlar ile kendimi çok bütünleştirmem , hayat bir yol gibi geliyor bana daha çok ama Ahlatdede'de Ufuk'la Emel'in sevimli evinde kendimi ait hissettim , doğaya dünyaya ve toprağa. Adını koymak illa gerekli mi bilmiyorum ama mutluydum anla işte. 4 sepet S stili üzüm topladım ,çok birşey sayılmaz :D sembolik kaldı benim yardım.
Çektiğim spontan fotoğraflar içinden ayıklayıp çok çok sevdiğim harika bir parçayla birleştirdim. Kate Bush :) ben bu kadına bayılıyorum.Keyifle izleyin..
Ahlatdede Eylül 2012 ile f574220689
Kıyafet İçin Para Harcamama Protestosu
'' tişörtte yazanlar''
Uzun bacaklı , uzun sarı gagalı büyük kara bir kuş. '' sanırım böyle bir şeydi. Ahlatdedeye gittiğimde Emel de benzer birşey söyledi ama yazma fırsatı bulamadım :D
Bu kuş sanırım farklı bir karga türü,sarı gagası olan. Bundan sonra permakültürle ilgili etkinliklerde üzerimde bu t-shirt olacak genellikle.
Kıyafet konusundaki bu tür eylemler ve protestolar slow-fashion olarak da geçiyor. Görüşmek üzere. Ahlatdede videosunu hazırladım ama yüklemede sorun yaşıyorum. Sabırsızlanıyorum. Sağlıcakla..
Sonunda Benim İnadım Galip Geldi
Bugün annemlerin yanındaydık 2 dönüm arazide kendilerince es keza bişeyler yapmaya çalışıyorlar, yaptıkları doğru şeyler de var yanlış şeyler de var , tohumların çoğunu satın almışlar mesela üzerlerini okudum türk malı gibi duruyor ama dip köşelerde küçük puntolarla ithal olduğu, türkiyede paketlendiği yazılı ve ayrıca ilaçlıdır diyor. Velhasıl kelam bugün ablam İstanbuldan geldi Kosgeb sertifikasını almak için gitmişti , sertifikayı gösterdi falan gururlandılar annemler de sanırım :) İlerleyen zamanda konu yine bana geldi neden boş duruyon neden okudun falan fıstık. Gündemdeki diğer meseleler fabrika malı etleri neden yemediğim , neden kola içmediğim falan ıvır da zıvır da. Herkes kendi işine baksın diye bir laf geçti , benim işim artık bu dedim , tarımla ilgilenicem , biyoloji biliyorum kimya biliyorum birçok şey biliyorum ama anlatamıyorum kısa sürede herşeyi anlatmam da mümkün değil, neden bana güvenmiyorsunuz,beni okuttunuz madem kararlarıma da güvenin biraz benim de var 20-30 tane sertifikam diye çıkıştım. Haa bi de bugün bamya tohumlarını topladım çıplak elle , baya meşakatli bir işti ama dışardayken doğanın içindeyken ( topladığım tohumları nar ağacının gölgesinde ayıkladım ) alerjim bile olmuyor, ne zaman evin içine girsem hapşırıyorum. Yani demem o ki sonunda babam tamam o zaman madem gel burda çalış dedi.Benim inadım galip geldi.Odamda etrafa bakıyorum da ne kadar gereksiz şeye para vermişim çalışırken şu anda hiç kullanmadığım , okunmayı bekleyen bir sürü kitap ne kadar da acele etmişim. Çalışırken kalan kısa zamanda bişeyler alınca insan öyle tatmin oluyor demek ki kullanmasa da alıyor çünkü asıl istediklerine hayallerine zaman kalmıyor. Oysa hayaller birer birer gerçek olunca ihtiyaçlar da o kadar azalıyor ki. Bundan sonraki ilk adımım kredi kartını iptal etmek olacak , geçmişin borçlarıyla uğraşıyorum. Çalışırken meğer hiç kazanmamışım, meğer hep geleceğe borçlanmışım hem de gereksiz yere . Oysa biraz beklesek herşey zamanla kendiliğinden oluyor. Tabletim çalındığında bu yüzden üzülmedim içindeki 32gb karta da bütün bilgilerimi kaydetmiştim . Evet üzülmedim çünkü bunu bir mesaj olarak algılamıştım , işten yeni ayrıldığım zamanlardı , beni tanıyanlar neden ayrıldığımı biliyorlar.Merak edenler olursa da yorum olarak yazabilirler.Artık daha umutluyum, bir de fazla mütevazi olmak iyi değilmiş bunu gördüm ve permakültür sertifamı gururla çerçeveleyip duvara asıcam ilk fırsatta ,bunu da bedavaya getirmenin bir yolunu bulacağımdan eminim , neden olsa çevrede atıl bir sürü ıvır zıvır var :D Fazla mütevazi olmak iyi değilmiş neden çünkü annem ee neden hiç göstermedin madem o kadar sertifikan var dedi , haklı kadın ama ben bir zamanlar nefis kırma olaylarından dolayı falan onur belgeleri ıvır zıvır takdir belgeleri bilmemne ödülü gibi şeyleri yaa yırtıp attım ya da kullanabilecek birşeyse hediye ettim.Takdir bilen oldu mu hayır.. Neyse takdir eden bazı şeyleri bilmeden de takdir etmesini biliyor. Ben yine de başkasının bana addettiği değer sertifikalarına burun kıvırmaya devam edicem, cv için yararlı oluyor diye kariyer için vs. aldıydık .30 tane değil tabi biraz mübalağa yaptım orda sinirden :D Aman rakamların ne önemi var ki ben artık sertifikalı bir permakültür tasarımcısıyım ve bununla gurur duyuyorum.Başka da böyle hissettiğim bir şey yok.Haa tabi gün gelir de o güzel günleri görürsek seyyah olmak dileğim , Tanrı misafiri denen kavramın daim olduğu zamanları görmek dileğim , hem ben çok da yemiyorum ki.Küçükken Kırıntı kısa filmindeki çocuk gibi televizyondaki aç Afrikalı çocukları görüp, üzülüp yemeği kendime hak görmeyen, yemek yemeyi reddeden bir çocuktum ben. Sonra nasıl olduysa bir şekilde sistemin pençesine düştüm. Şimdiki aklım olsa üniveriste falan okumazdım, harcadığım paraları daha hala geri döndürebilmiş değilim, çoktan bir arazim olurdu oysaki.. Olsun 400m2de mucizeler yaratan örnekler varken 2 dönümde kimbilir neler yaparım :D Önce bir kapsamlı tespit yapmam lazım, tasarım konusu çok kolay olacak ,yürüme mesafesi her yer, düz dörtköşe bir arazi ve sadece mıntıka 1. Şimdilik farkettiğim en büyük eksik azot bağlayıcı eksikliği. Tür çeşitliliği çok olan bir arazi neyseki o konuda eskilerden kopmamışlar , cevizden bademe ,nardan erik ağacına zeytine kadar birçok ağaç var. Bir envanter çıkarıcam en kısa sürede.Yabani semizotu sorunu var , pardon sorun çözümdü .. :D
Denizden çıkan ytongları topluyorum heykel yapmak için ,çok uygun bir malzeme çok kolay yontuluyor ve sürdürülebilir bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Sonuçta satın alıp üretilmesini arttırmıyorum ,sahile vuranları topluyorum. Fotoğrafların birinde ilk denemelerimden garfiyi azcık profilden görebilirsiniz :D
Sağlıcakla kalın.
Bahçeye ait görüntüler :