Blogger tarafından desteklenmektedir.
RSS

Ekolojik Yerleşkelerin Şehir bağlantısı ve ritim sıkınıtısı , çarpışan gerçeklik boyutları falan filan..

Bugün bütün gün başımda bi zonklama vardı , yoğun bi koşturmaca hiç dinmedi köyde , oysa dolunay vardı ve akışta olabilseydim dinlenirdim , bir türlü fırsat bulamadığım kitabımı okurdum , kalimba çalardım , aklım dışardaki seslerde olmadan tedirgin olmadan bi öğlen siestası yapardım,bu dediklerimi şehirde bile yapabilecekken ekolojik yerleşkelerdeki onu da yapalım bunu da yapalım temposu bazen enerjiyi kırıcı olabiliyor , aslında bazen falan değil işte düpedüz kırıyor , bütün bunları  yaşadığım mekanda yapamıyorsam hep bi hayali cennet arayışında oluyorum, kedileri kıskandım bugün , bütün gün gerine gerine yattılar..makinayı arada soğutmak gerek değil mi ? Köpekler de dolunaydan etkilenmiş olsa gerek ki ,sürekli havlayıp duruyorlar , kazlar çıldırmış durumda, ne yapayım ? Herşeyi değil , hiçbişeyi kontrol edemiyorum esasen , kontrol etme teşebbüsü boka sardırıyor daha çok..akış bazen hiçbişey yapmamak belki de.. Etraftaki her canlının yaşamsal sorumluluğunu üstlenmek ne enteresan , sanki ben canlı değilmişim gibi. Özgürlüğümün tadına tekrardan varmak istiyorum , aptal tavuklar aç kalacak , susuz kalacak diye çişimi tutuyorum , susuz kalıyorum, gözlerim kapanıyor , uykuya vakit yok , üstelik ben vejetaryendim , uyum sağlamanın böylesi görülmemiştir sanırım ( kesin görülmüştür) dün ciğer yedim , pişman değilim ama hani içiçe geçmiş farklı gerçeklikler vardı yaa , bir de hayalini kurduğum yaşam vardı , işte eğer o yaşama dair ritmi bozan şeylerin hayatımın bir parçası olmasına izin verirsem başkalarının hayallerinin bir figüranı olmaz mıyım ? Her insan ayrı bir gerçeklik makinesi gibi çalışıyor , ortak hayalleri paylaşan topluluklar da güçleniyor , ben doğanın ritmiyle uyumlu bir hayat hayal ediyorum. Dolunay zamanı ağaçları budarsam misal , ağacın yarası daha çok kanar , her canlı için geçerli bu aslında ve bu yaralar ölümcül olabilir. Eski kadim bilgiler bunlar ve doğruluğunu test etmeniz çok kolay , deneyin ve görün. Ben pek denemiyorum , gözlem yaptığımda her yerde o gerginliği görüyorum , hissediyorum..olumlu ya da olumsuz değil , belki kapanmayan yaraları da deştiği için bu kadar etkileniyor olabilirim ayın etkisinden.Emin değilim ama kendimi özgür hissedebildiğim nadir mekanlardan Flora düştü bugün aklıma .. Sizi seviyorum..bizi seviyorum.. Kendimi seviyorum ve özgürlüğümü yitirmek istemiyorum..

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Cennete Açılan Pencere

***2. Edit : bayramiç yeniköy 3. Ekomimari atölyesi sonrası 
Aşağıdaki yazıyı Antalya Flora'dan Çanakkaleye yeni döndüğümde yazdıydım, gezi olaylarının başlama arefesinde , ancak şimdi paylaşma fırsatı buluyorum demek ki zamanı yeni geldi. :) Flora'daki canları yalnız bırakmayın , tatillerinizi orda yapın , yaptığımız şifa yurdunda konaklayın, şifa yurdu armağan ekonomisine dahil oldu , irtibat kurun , Ayşe'nin Orman Kafası yazılarına bir göz atın , okuyun derim..  Akış bazen değişik işler , eski bir yazı belki ama yeni bir yazı artık,Flora'da tanıştığım harika dostlarla oluşturduğumuz topluluk enerjisinin izlerini burda Bayramiç Yeniköyde de görebiliyorum.  ..:) Sağlıcakla.. ***


Çanakkale'ye varışımın 4. günü bugün. Cafe Pascua'da yazıyorum.Başka bir hikayenin konusu Cafe Pascua ama herşey gibi o da bağlantılı, özellikle de dönüşümle ve Çanakkale'ye dönüşüm olması sebebiyle.(Gelmeden önce bundan haberim olmasa da ) Gelmek yok, kalmak yoktu pardon.

Flora Antalya'da Beycik köyüne çok yakın bir yerleşke, henüz çok yeni sayılır çünkü bir sürü hayallere gebe.Flora'yı değil belki ama *Ayşe'yi daha önceden internetten tanıyor olsam da bu sanal tanışıklığımız miladi takvime göre ayla ifade ediliyor. Oysaki sanki ömürlük bir dostluk var aramızda. Girdiğim bu muhteşem yolda tanıştığım her insanda aynı duyguları hissediyorum. Kaybettiğim ailemi teker teker topluyor gibiyim. Kaybettiğim çocuklarıma kavuşuyor gibiyim. Evet bu yazıyı yazana kadar bunu farketmemiştim belki ama içimdeki çocuğun yanında sanki bir anne de var çocuklarını gözetmek için hayatını buna adamış biri.Önce kağıda yazıp sonra bilgisayara geçirirken bile ne çok değişiyor yazdıklarım.

Selahattin , Ayşe'nin aşıkı, eşi , tam bir müzik aşığı. Müzik zevklerimiz ne de çok benziyor onunla. Vesilesiyle tanıdığım bir sürü güzel müzik için de minnettarım.

*Yurt yapım etkinliği dolayısıyla yolum düştü Flora'ya.Yedi gün kaldım ancak hemen akabindeki bahar şenliğine katılmamak ne mümkün. Günleri saymıyorum artık ama on gün kadar kaldım sanırım ancak sanki hep ordaymışım gibi alışmışım, Çanakkale'ye varınca bünyem Ayşe'nin yemeklerini aradı, hala da arıyor.Rüyalarım hala Flora temalı.

Hayatımın belki de %50lik kısmı için ihtiyaç duyduğum candan ve gönülden sarılma ihtiyacımı bu on günlük zamanda karşıladım sanırım. Yok yok sıkı sıkı sarılmaya doyamam ki ben.Bağlantılar kurmaya ve bunları güçlendirmeye ve bu yolda yürümeye niyet ettiydim yaa hani, işte bunu rastlantısal gibi görünen ama hiç de rastlantı olmayan denk düşmeler sayesinde kuruyorum.

Bir hayaller defterim var, gerçekler , bir de rüyalar defterim.Hayaller defteri, hayalini kurduğum dünyaya dair imgeler barındırıyor.Gerçekler mevcut durumlar, olasılıklar ve fırsatlar ve bağlantılar.Rüyalar defterim ise hayallerin nasıl gerçeğe dönüşeceğine dair mesajlar içeriyor, hayal ve gerçek karışımı imgeler.

Flora'da birlikte kurduğumuz hayallerin gerçekleşmesi için tüm enerjileri seferber etmeye hazırım.Bu hayallerden belki de en çok dönüşüme yol açacak olan Flora'da bir müzik stüdyosu kurulması olacak.Sevdiğimiz sanatçılar, şarkıcılar gelip Flora'da kayıt yapsa ne kadar da güzel olur.

Sadece içten niyet etmenin bile hayallerin gerçekleşmesine ne derece etki ettiğine çokça şahit oluyorum şu günlerde, bir de bunları yazıya döktüğümde, imgelerini kafamda canlandırdığımda eminim ki dört koldan yardıma gelecektir hayal perileri.

Biliyorum ki bir gün insanlık mekandan da kendisini özgür kılacak duruma gelecektir. Ancak o zaman gelinceye kadar dönüşüm sürecinde Flora hayalleri beslemeye devam edecek, biliyorum ki Flora beni her durumda her koşulda kabul edecektir. Kendimle bir olduğum, tüm canlılarla bir olduğum bir yer Flora. Sadece varoluşsal hazzın bile ne kadar muhteşem olduğunu deneyimlediğim bir yer Flora. En çok da iki tarafından akan adını bilmediğim dere, derenin üzerindeki kocaman ağaç kütükleri, uçuşup duran rengarenk yusufçuklar, gece etrafta dolaşan koca minik kurbağa Dodo ve koca minik popolu Bombus arıları şahitti bu anlara.Gönlümden bir parça Flora'da kaldı, orda eriyip başkalaşacak o parça. Flora'dan alıp çoğaltmak üzere de cennete açılan ufak bir pencere taşıyorum yanımda.Şehirde yaşayan insanlara göstermek için. Çünkü hissediyorum ki zaman dönüşüm ve birlik zamanı.Şehirli, köylü , kent , kırsal ve tüm başka ayrımlar çok muallak , sözlüğümüz değişiyor birer birer, bazı kelimeler anlamını yitiriyor.

Tüm canlılara sunulduğu gibi bize de sunulan dünya nimetlerini saklamak yerine akmasına izin verdiğimizde hayat ne kadar da güzel.Antalya'ya yolunuz düşerse şayet  Flora'ya uğrayıp gönlünüzden bir parça bırakın orada, giderken de sevdiklerinize göstermek için cennete açılan o minik pencereyi yanınızda götürmeyi unutmayın.


Okunus facebook sayfası


Ayşe'nin Ht Hayat sitesinde yazdığı yazıları http://www.hthayat.com/yazarlar/ayse-dirikman






  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Bu bir, 9. Seviye Kombucha Yazısıdır.

Seviye 4: 08.10.2012 tarihinde hazırladığım 1. jenerasyonun çayını 19.10.2012  yani 11 gün sonra tadından hoşnut olduktan sonra şişeleyip buzdolabına koydum ve 19.10.2012 tarihi itibariyle her sabah aç karna likör bardağıyla düzenli olarak  kombucha içmeye başladım.

Seviye 5: 16.10.2012 tarihinde hazırladığım 2. jenerasyonun üst kısmı köpürmüş ve siyahlıklar oluşmaya başlamıştı, izlediğim ve okuduğum kaynaklardan hareketle bunların kombuchamın haşlanmasından ötürü olduğuna kanaat getirip titizlikle yıkadım ve temizledim.

Seviye 6: 15.12.2012 tarihinde yeni bir bebeği evlatlık verdim.

Seviye 7: 24.12.2012 tarihinde 1. jenerasyonun çayını şişeleyip besinini yeniledim.

Seviye 8: Burdaki videonun 9.40dan sonrasında bahsedilen deneyden hareketle artık kombucha'ma güzel sözler söylüyorum. Zaten yapıyordum ama artık bunu aleni bir şekilde yapıyorum. :) Suyun gücünü es geçmeyin , suyu tekrar kutsal ve yaşam veren haline geri döndürelim..Sular özgür aksın..

Seviye 9: Bir de artık kombucha'mı örtüye sıkı sıkı sarıyorum, üstten hava alıyor tabiki buna engel değil ama kışın hem ısıyı muhafaza etmek  hem de ışıktan korumak için önemli bir püf noktası.Fotoğraf temsilidir.





  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

7 Adımda Kombucha

*Kesinlikle cam bir depolama alanı içinde yapıyoruz.
*Kombucha kültürü metal sevmiyor bu nedenle metalle temas ettirmiyoruz.
*Kombucha kültürü zararlı bakterilerden etkileniyor bu nedenle hijyene önem veriyoruz.
*Kimyasal temizlik malzemeleri de yine pek iyi değil kültür için , cam kavanozları organik bir temizleyiciyle temizleyin , ya da bunu yapamıyorsanız içini iyice durulayın.
*2 litre yapacaksanız 1 litre su kaynatın , 1 litre yapacaksanız yarım litre su kaynatın.
Çünkü soğumasını beklemek yerine üzerine soğuk su ilave edebilirsiniz. Doğal gaz tasarrufu için..
* Şekeri su ısınırken içine atın ki iyice erisin suya karışsın.Ya da üzerine su ilave edip ılıtmadan önce de şekeri ilave edip güzelce karıştırabilirsin. Çay hala sıcak olduğu için şeker karışacaktır zaten.
*Siyah çay ya da yeşil çayı 15 dakika kadar demlenmesi için bekletin.
*Klorlu ve kireçli sulardan pek hoşlanmıyormuş kombucha kültürü ama o kadarına katlanacak :D Ben çeşme suyu kullandım , suyu kaynatıyoruz neticede gözardı edilebilecek bir madde bence. Hazır satın suya karşıyım.Musluk sularımızın içilebilecek kalitede olması yasal bir haktır ve geri verilemez, veriyorsak da enayiyiz demektir bu. Yakında tuvalette bile damacana suyu kullandırtacaklar yoksa bu gidişle. İnsanların aklına nasıl organik gıda imkansız artık diye soktularsa, çeşme suları da içilemezmiş gibi bunu yerleştirmeye çalışıyorlar. Hayır kardeşim çeşme suları içilecek düzeyde arıtmaya tabi tutulması gerekiyor. Bu yasal bir zorunluluk ve bir haktır.Nerden nereye. Kombucha sen nelere kadirsin. Sen de çeşme suyu içecen kardeşim kaçarın yok.

*Üst yüzeyi dar olmayan geniş bir depolama alanı kullanırsanız daha iyi olur , ne kadar geniş o kadar iyi. Çünkü bildiğin hava alması gerekiyor bu yaratık kolonisinin.Ağzı dar bir şişede yaparsanız örneğin bebeğiniz minnacık olur ve gelişim süreci çok çok yavaş olur.

1lt için tarif :

1- 1/2 litre suyu bir tencereye koy
2- kaynadıktan sonra ocağın altını kapatıp 1 çorba kaşığı siyah çay koy , biraz karıştırıp 15 dakika demlenmeye bırak.
3-Güzelce süzüp kavanoza alıyoruz çayımızı.
4-Çay henüz sıcakken 1/2 su bardağı şeker koyup iyice karıştır.
5-Üzerine 1/2 litre su ilave edip ılınmasını sağlıyoruz.

6-Karışım hazır artık kombucha kültürümüzü karışıma ilave edebiliriz.
Bu karışım kombucha kültürümüzün yaşayıp çoğalıp üremesi için uygun yaşam koşulları sağlamak anlamına geliyor. Başlarda demleme sürenize göre çayınız koyu renkliyken zamanla rengi açılacak ve tadındaki şekerlilik de azalacaktır.Çünkü bildiğin yiyor bu kombucha kültürü şeker ve çayı. :D

7- En son olarak da 1lt için 1/2 bardak eski kombucha çayınızdan da ilave etmeyi unutmayın.

Bebeğin üst yüzeyde oluşup kalınlaşmasını izlemek  o kadar zevkli ki. Her gün mutlaka kontrol ediyorum. Bir de unutmadan kambucha kültürü karanlıktan da hoşlanıyormuş ama bu konu biraz şaibeli , havasız bir yere kapatıyım demeyin sakın. Hava da alması gerekiyor ve optimum sıcaklık 23 dereceymiş. Soğukta ne olur garibanlara henüz deneyimlemedim ama ben ne yaşıyorsam onlar da onu yaşayacak :D Kışın görücez bakalım.

Bir sonraki aşamada şeker yerine bal veya pekmez kullanılması , hangi oranlarda ne kadar koymak lazım vs. Çok koyarsam zararı olur mu ? Az koyarsam besinsizlikten ölmeye başlarlar mı bilmiyorum.Ama sanırım her ikisi de mümkün. 20 kişilik bir aileye 5 kişilik besin sağlarsanız 15i ölecektir.

Burdan hop şu konuya atlıyoruz. Anaç kombuchaya besin takviyesi yaparsanız üzerindeki siyah ve kahverengi lekeleri temizleyin bunlar büyük ihtimalle ölen kombucha kolonisinin zayıf halkaları. Bir de çay partiküllerini de topluyorlar altlarına belki de bu iyi birşeydir . Yoksa neden kendine çeksin ki. Çayı süzmek gerekli mi ? Bir sonraki aşama da bu olsun. Küçük bir kavanozda çayı süzmeden deneyeceğim.İçerken süzerim.

Birinci jenerasyonun hali şu durumda: Dipteki SCOBY kanatlanmaya başladı.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS